Gezinen bir gölgedir hayat, gariban bir aktör
sahnede bir ileri, bir geri saatini doldurur
ve sonra duyulmaz olur sesi, bir masaldır
gürültücü bir salağın anlattığı
ki yoktur hiç bir anlamı.
Shakespeare'in Macbeth'inden bu dizelere bakınca hayat üzerine ne kadar az düşündüğümüzü hatırlamıyor muyuz? Son yılların vahim olaylarından Suruç Patlaması da insan hayatına dair benzer bir sorguyu ortaya çıkarmıştı.
6 yıl önce 20 Temmuz 2015’te, IŞİD tarafından Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde gerçekleştirilen saldırı sonucu 33 kişi yaşamını yitirdi, 100'ü aşkın kişi de yaralandı.
Olay üzerinden 6 yıl geçmiş olsa da halen süren adalet arayışını tüm rotasıyla izledik.
|
|
Demiryolu ile seyahatin alışkanlıklarımız arasına tam olarak girememesi ve halen çok az kişinin bu yolu kullanması, kazaların yarattığı korkuyla ilgili olabilir mi?
Böyle bir etkiden bahsedeceksek 22 Temmuz 2004'te yaşanan ve Türkiye'nin en büyük iki şehri olan Ankara-İstanbul arasında hızlandırılmış tren seferi yapan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Expresi, Sakarya Pamukova’da raydan çıktı. Olayın ardından trendeki 230 yolcudan 41’i hayatını kaybetti, 89 kişi yaralandı. Bazı yolcularda olayın etkisi yıllar boyu tedavi edilemedi.
Peki, sonuç neydi? Yargılama sürecinde iki makinist ceza aldı, bilirkişi raporunda yarı yarıya sorumlu bulunan TCCD yönetimi ise hiç yargılanmadı.
Kazanın gerçekleştiği andan davanın zaman aşımına dek uzanan süreci izledik.
|
|
Ayasofya'nın haşmetinin farkında olsa da tarihî açıdan önemini bilmeyen çok kişi var. Ayasofya 916 yıl kilise, 482 yıl cami olarak kullanılması, iki din için de ne kadar kıymetli olduğunun ilk göstergesi. Mimari olarak önemi de dinler tarihindeki yeri kadar büyük yer kaplıyor.
Ayasofya'nın son 100 yıllık serüveni iki maddede saklı: 1934 Bakanlar Kurulu kararı ile müze yapılmasıyla başladı, 24 Temmuz 2020 tarihinde Müslümanlar için yeniden ibadete açılmasıyla sona erdi.
Ayasofya’nın her dönem farklı biçimlerde yorumlanan kültür mirası, dini sembol ve politik koz olarak yolculuğunu izledik.
|
|
|
|
|