Copy
29 Eylül 2021

29 Eylül Çarşamba sabahından herkese günaydın! Bugün tarihimizin en büyük klişelerinden birini mercek altına alıyoruz. Hani şu ilkokul sıralarından beri duyduğumuz "Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık" efsanesi... Osmanlı Devleti'nin savaşlarını yalnızca üç başlık altında "yendiğimiz, berabere kaldığımız ve yenilmiş sayıldığımız" savaşlar olarak anlatan ders kitaplarımız, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1. Dünya Savaşı’nda yenilmediğini, müttefikleri yenildiği için mütareke istemek zorunda kaldığını yazar. Gerçi Avusturya-Macaristan’ın 3 Kasım, Almanya’nın ise 11 Kasım 1918’de, yani Osmanlılardan sonra mütareke imzalamış olmaları, Osmanlı Devleti’nin yenilmeden yenilmiş sayıldığına ilişkin kanıyı çürütmek için tek başına yeterlidir. Ama bununla yetinmeyenler, Mondros Antlaşması’na giden yolu Bulgaristan’ın daha önce teslim olmasıyla başlatırlar.

103 yıl önce bugün, Bulgaristan yenilerek ateşkes istemiş; 29 Eylül 1918’de Selanik’te imzalanan mütarekeyle savaştan çekilmiştir. Böylece Trakya ve İstanbul savunmasız kalmış ve başkentte daha önceleri de ele alınan mütareke fikri daha çok taraftar toplamıştır. Bunun üzerine İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin oluşturduğu Talat Paşa Kabinesi 8 Ekim’de istifa etmiş, 14 Ekim’de Müşir Ahmet İzzet Paşa’nın başkanlığında partilerüstü bir kabine kurulmuştur. Bu kabinenin girişimleri sonucunda da, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Ama suçu Bulgaristan’a atmak; Osmanlı coğrafyasını tümüyle unutmak ve tarihe Lozan Antlaşması’ndan sonra sınırları kesinlik kazanan Türkiye’den, yani bugünden bakmak olur. Nitekim işe Basra Körfezi’nden başlayan İngiliz-Hindistan ordusu, Mondros Mütarekesi imzalandığında Musul’un kapılarına dayanmış; Çanakkale’den çekilen ANZAC’ları da bünyesine alarak Mısır’dan yola çıkan Mısır Seferi Kuvvetleri ise, aynı tarihlerde Halep’in güneyine varmışlardı. Yani sözün kısası, Irak ve Suriye’nin neredeyse tamamını yitirmiş olan Osmanlı ordusunun yenilmediğini iddia etmek hiç de gerçekçi değildir. 1. Dünya Savaşı'nın propaganda ve efsane cephesini Tanju Akad'dan ve Ahmet Kuyaş'tan okuyabilirsiniz

Savaşın parlatılmış, yaldızlı yüzü resmî tarihin ana motifini oluştururken, savaşın gerçeklerini ise şairler, müzisyenler anlatıyor. 80 yıl önce bugün, 29 Eylül 1941'de Babi Yar'da Nazilerin 36 saat içinde çocuk-büyük ayırmadan makineli tüfekleriyle taradıkları 60 bin kişinin; Sovyet savaş esirlerinin, komünistlerin, Yahudilerin, Çingenelerin kendi elleriyle kazdıkları mezarlarında çırpınan çıplak bedenleri Yevgeni Yevtuşenko'nun mısralarında, Shostakovich'in notalarında yaşamaya devam ediyor: "Hiç anıt yok Babi Yar'da / Tek mezar taşı o dik yamaç / Şimdi bir Yahudi olarak görüyorum kendimi / Şimdi Eski Mısır'da dolaşıyorum / Çarmıha geriliyorum şimdi, ölüyorum / Çivilerin bile izi var üstümde şimdi / Dreyfus geliyor aklıma, ben oyum / Kof adamlar suçluyor, yargılıyor beni / Anna Frank olarak görüyorum kendimi / Nisan dalları kadar inceyim, sevgiyle dolu içim / Boş sözler söylemeyin bana, birbirimize bakalım istiyorum / Gülecek, koklayacak ne var ki yapraklardan, gökyüzünden başka"...

Facebook'ta paylaş Facebook'ta paylaş
Twitter'da paylaş Twitter'da paylaş
E-postayla paylaş E-postayla paylaş

Köylerde çocuklar internetsiz kaldı, Evrensel Hizmet Fonu’nun yarısı genel bütçeye gitti

2020 denetim raporlarını yayımlayan Sayıştay, Ulaştırma Bakanlığı raporunda kırsal bölgelere internet altyapısının sağlanmasını da amaçlayan Evrensel Hizmet Fonu'nun yaklaşık 7 milyar TL'lik kısmının hizmet için kullanılmadığını tespit etti. Rapora göre 2005'te oluşturulan Evrensel Hizmet Fonu'nda 15 yılda toplam 13 milyar 246 milyon 685 bin 917 lira toplandı. Ancak paranın yalnızca 6 milyar 149 milyon 789 bin 645 lirası bu amaç için kullanıldı, yarısından fazlası ise genel bütçeye geçti.

Evrensel Hizmet Fonu, Türk Telekom’un 2005'te özelleştirilmesinin ardından, kırsal bölgelere sunulacak internet ve elektronik haberleşme hizmetlerinde kamu yatırımlarının devam ettirilebilmesi için oluşturulmuştu. GSM operatörlerinin her yıl gelirlerinin bir kısmını aktardığı fonda, 2019 ve 2020'de toplanan 3 milyar 596 milyon 174 bin 441 TL'nin 1 milyar 523 milyon 425 bin 386 liralık kısmı kullanılmadı. Pandemi döneminde uzaktan eğitime, köylerinde internet altyapısı olmadığı için katılamayan onbinlerce öğrenci varken, Kanun kapsamında toplanan gelirlerin ancak yarısının bu amaçla kullanılması, raporda bakanlığın hizmet kapasitelerinin artırılması gerektiğinin işareti olarak yorumlandı.

 ⏳Eski dönemin yeni insan projesi: Köy Enstitüleri 


Köylerde çocukların günümüz koşullarında eğitime ulaşmakta yaşadıkları zorluklar, Türkiye'nin çok daha zor şartlarda eğitim sorununu çözmek için geliştirdiği özgün projesi Köy Enstitüleri'ni akla getirdi. Cumhuriyet döneminin eğitim-öğretime verdiği önceliği gösteren Köy Enstitüleri, dünyaya örnek bir uygulama olarak eğitim tarihinde ilk sayılmıştı. Kars’tan Kırklareli’ne kadar 21 okulda 10 yıl boyunca sürdürülen sistem, 17 Nisan 1940'ta başlatılmıştı. Aslında köylüler için "işbaşında eğitim" önerisi tâ 1910'lardan beri dillendiriliyordu. Eğitimci-yazar Ethem Nejat'ın 2. Meşrutiyet döneminde ilk tohumlarını attığı fikirler, cumhuriyetin ilk yıllarında filizlenmeye başlamıştı. 1924-25'te çağrılan yabancı uzmanlardan ABD'li John Dewey, Türk maarifiyle ilgili raporunda "yaparak-yaşayarak eğitim"i önermişti. Ancak 40 bin köye yetecek öğretmen yetiştirmek kolay bir iş değildi. Yeni Türk Harfleri'nin kabul edildiği 1928'de bu köylerin ancak üçte birinde, toplam 16 bin öğretmen vardı. Her yıl 600 öğretmen ayrılıyor ya da ölüyor; öğretmen okullarından da ancak bunların yerini dolduracak kadar mezun çıkıyordu. 1935’te göreve gelen Kültür (Millî Eğitim) Bakanı Saffet Arıkan zamanında açılan, İsmail Hakkı Tonguç'un fikir babası olduğu Köy Eğitmenleri Kursu ve Köy Öğretmen Okulları bir anlamda, Köy Enstitüleri'nin son hazırlıklarıydı. Atatürk'ün vefatından 48 gün sonra yeni Reisicumhur İsmet İnönü tarafından göreve getirilen Hasan Âli Yücel ise yaklaşık 30 yıldır geliştirilen projenin son noktasını koyacak; 7 yıl 7 ay 7 gün boyunca Köy Enstitüleri’nin kurulup kurumlaşmasına, ülke nüfusunun okur-yazarlık kazanmasına hizmet edecekti. Köy Enstitüleri, 2. Dünya Savaşı koşulları, çokpartili yönetime geçiş tartışmaları, taassup dirençleri nedenleriyle 10 yıl mezun verdikten sonra 24 Ocak 1954’te Demokrat Parti tarafından İlköğretmen Okulları’na dönüştürülecekti.

Enstitülerde köy koşullarına alışık gençlere, öğretmenliğin yanında her köy için geçerli kooperatifçilik, tarım işleri, dülgerlik, demircilik, hasta bakımı; kız öğrencilere dikiş, ev idaresi, çocuk bakımı da öğretiliyordu. Ekim-dikim alanlarını; laboratuvar, kütüphane ve oyun sahalarını; derslik, yatakhane ve yemekhane yapılarını kapsayan yerleşkeler yapılmıştı. Bu çalışmalara usta ve işçilerle beraber öğretmen ve öğrenciler de katılmış; üretim gelirleri döner sermaye hesabına yazılarak giderlerin bir bölümü bu şekilde karşılanmıştı. Köy Enstitüleri’nde sanat ve spor eğitimine büyük önem veriliyor, böylelikle buralardan yetişecek öğretmenlerin ufuklarının köy sınırlarını aşması amaçlanıyordu. Öğrenciler geleneksel sazların yanısıra Klasik Batı Müziği enstrümanlarını çalmayı öğreniyor, tiyatro gösterileri düzenliyor, bölgenin coğrafi şartlarına uygun spor dallarında kendilerini geliştirme olanağı buluyordu. Enstitülere alınan ilkokul mezunu köy çocukları hem okuyor, hem çalışıyor; başta öğretmenlik olmak üzere beldelerinde ihtiyaç duyulan alanlarda köy yaşamını geliştirici birkaç meslek birden öğreniyordu.

1944’teki ilk mezunlarından 1950’lere kadar köy kökenli 17 bin öğretmen ve 5 bin dolayında sağlıkçı bu kurumlarda yetişti. Bunlar, 1980’lere kadar köylerde görev alarak eğitim seferberliğinin başını çektiler. Necdet Sakaoğlu 80. yılında Köy Enstitüleri'ni #tarih için yazmıştı.
  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Rusya'nın Soçi kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile biraraya gelecek. Son olarak Mart 2020'de yüzyüze görüşen liderlerin gündeminde Suriye, doğalgaz tedariki, Libya ve ikili ilişkiler gibi maddeler yer alıyor.
  • TRT Haber, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Roma'daki G-20 Zirvesi'nde ABD Başkanı Joe Biden ile başbaşa görüşeceğini duyurdu. Zirve'nin 30-31 Ekim'de yapılması planlanıyor. Erdoğan ve Biden iki devlet başkanı olarak ilk kez 14 Haziran'da Brüksel'de biraraya gelmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta yaptığı ABD ziyaretinde Biden ile görüşememişti.
  • Adalet Bakanlığı'nın yayımladığı "2020 yılı Adalet İstatistikleri Raporu"na göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görev süresinde "cumhurbaşkanına hakaret" suçu nedeniyle 160.169 soruşturma açıldı. Bunlardan 35.507’si hakkında kamu davası açılırken, 40.275 soruşturmada "kovuşturmaya gerek yok" kararı çıktı. 38.608 kişinin yargılandığı davalarda 3.625 kişi hapis cezasına çarptırıldı.
    • Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerikan CBS televizyonuna verdiği röportajda gazeteci Margaret Brennan'ın "İnsan hakları örgütleri 100 bin Türk vatandaşının size hakaret ettiği için yargılandığını söylüyor" sorusuna "Siz bunlara inanıyor musunuz? Benim hakkımda açılmış böyle davalar yok. Kendi ülkemin Dışişleri Bakanlığı'nın tespitleri benim için çok daha önemli" yanıtını vermişti.
  • Sayıştay hazırladığı raporda Millî Eğitim Bakanlığı'nın 2020 faaliyetlerinde usulsüzlükler tespit etti. Rapora göre ilçe millî eğitim müdürlüğü kadrolarına mevzuatta öngörülen şartları yerine getirmeyen 49 kişi atandı. İncelemede bazı ihalelerde piyasa fiyatının 3-4 kat fazlasına malzeme alımı yapıldığı belirlenirken, doğalgaz dağıtım şirketlerine usulsüz olarak güvence ödemesi yapıldığı tespit edildi.
  • İstanbul ve İzmir'de yüksek kira ve yurt ücretlerini "Barınamıyoruz" sloganıyla protesto eden öğrencilere polis müdahale etti. İstanbul'da en az 50 kişinin, İzmir'deyse en az 30 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.
    • İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Barınamıyoruz protestoları"nın 24 ilde yapıldığını söyledi ve toplam 2057 kişinin katıldığı eylemlerde "sadece 310 öğrenci" bulunduğunu iddia etti. "Bunların da tamamına yakınının yurt başvurusu bulunmuyor" diyen Soylu, eylemlere katılanların sol marjinal gruplarla ilişkili olduğunu öne sürdü.
  • İçişleri Bakanlığı taksilerin denetlenmesine dair bir genelge hazırladı. Valiliklere gönderilen genelgede, taksilerin yolcu almadığının tespit edilmesi durumunda yolcunun mağduriyetinin giderileceği, şoförün yolcuyu almamakta ısrar etmesi durumundaysa trafikten men edilmenin de dahil olduğu yasal işlemlere başvurulacağı belirtildi.
  • Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye'de ortalama 400 bin aktif Covid-19 hastası olduğunu ve bunların yaklaşık %25'ini 0-17 yaş grubundakilerin oluşturduğunu açıkladı. "Vaka sayılarındaki artış hastane yatışına %10 olarak yansıdı, yoğun bakım ve entübe sayılarına yansımadı" diyen Koca, şu anda endişelenecek bir durum olmadığını kaydetti.
  • Japonya ve Güney Kore, Kuzey Kore'nin balistik olduğu tahmin edilen bir füze denemesi yaptığını açıkladı. Füzenin Japonya münhasır ekonomik bölgesinin dışında denize düştüğü bildirildi. Japonya Başbakanı öngörülemeyen durumlara karşı hazırlık yapma talimatı verdi. Pyongyang yönetimi 15 Eylül'de de balistik füze denemesi yapmış; 2 füze Japonya münhasır ekonomik bölgesine düşmüştü.
  • Yunanistan ile Fransa savunma alanında stratejik ortaklık anlaşması imzaladı. Kathimerini'ye göre üçüncü bir ülkenin saldırısı halinde Paris ve Atina askerî işbirliği yapacak. Ayrıca Yunanistan anlaşma kapsamında Fransa'dan 3 adet Belhara sınıfı fırkateyn satın alacak. 2025-2026'da teslim edilecek fırkateynlerin, Atina'nın Doğu Akdeniz'deki etkinliğini artırması bekleniyor. Yunanistan, yıl başında Fransa'dan 18 Rafale savaş uçağı satın almak için de bir anlaşma imzalamıştı. 
  • ABD'nin Afganistan'dan çekilme sürecini inceleyen Senato Silahlı Hizmetler Komisyonu, Genelkurmay Başkanı Mark Milley ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'u dinledi. Çekilmenin ABD'nin itibarına zarar verdiğini söyleyen Orgeneral Milley, "Afganistan'daki El-Kaide teröristleri 12 ay içinde ABD'yi yeniden tehdit edebilir" dedi. Senatörlerin sorularını yanıtlayan ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ise Afgan ordusunun bu kadar çabuk dağılmasını beklemediklerini dile getirdi. Austin ayrıca geçen yıl Trump yönetiminin Tâliban ile imzaladığı anlaşmanın da Afgan askerlerin moralini bozduğunu söyledi.
  • Tâliban'ın Kabil Üniversitesi'ne atadığı yeni rektör, kadınların üniversitede ders vermelerini ve eğitim almalarını yasakladı. Muhammed Eşref Gayreti sosyal medyadan yaptığı açıklamada "Herkes için gerçek bir İslâmî ortam sağlanmadıkça, kadınların üniversitelere girmesine veya çalışmasına izin verilmeyecektir. Önce İslâm" dedi.
  • Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, ülkesinin kapılarının sığınmacıların güvenli dönüşü için ardına kadar açık olduğunu söyledi. Ayrıca Türk ve Amerikalı askerlerin Suriye'den çekilmesi çağrısında bulunan Mikdad, yabancı askerlerin er ya da geç ülkeden çıkmak zorunda kalacağını belirtti.
    • Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı rapora göre, Suriye'ye dönen sığınmacılar güvenlik güçleri tarafından keyfî olarak gözaltına alınıyor, işkenceye ve cinsel saldırıya maruz kalıyor.
  • Almanya seçimlerinde en çok oyu alan Sosyal Demokratlar; Yeşiller ve liberal Hür Demokrat Parti (FDP) ile hükümet kurma görüşmelerine başlamak istediklerini açıkladı. Ön görüşmelerin bu hafta başlayabileceğini belirten SPD Federal Meclis Grubu Başkanı, iki partinin önce kendi aralarında görüşüp engelleri aşma girişimini memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. SPD lideri Olaf Scholz ise gelişmelerden umutlu olduğunu ifade etti.
  • Oxford Üniversitesi'nden biliminsanlarının yaptığı bir araştırmaya göre Covid-19 salgını, Batı Avrupa'daki yaşam beklentisinde 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülen en büyük düşüşe neden oldu. 29 ülkeyi kapsayan araştırmaya göre ABD'li erkeklerin yaşam beklentisi 2.2 yıl düştü; İngiltere'de ise erkeklerin yaşam beklentisinde son 40 yılın ilk düşüşü gözlemlendi.

Tarihte kayıtlara "ciddi kaza" olarak geçen INES 6 düzeyindeki tek nükleer facia, 29 Eylül 1957'de Rusya'nın Kiştim bölgesindeki Mayak Nükleer Santrali'nde meydana geldi. Ancak dünya bu patlamadan 20 yıl boyunca haberdar olmadı. Plütonyum işlenen tesiste, 70-80 ton likit radyoaktif atık içeren bir tankın soğutma sistemlerinin çalışmadığını kimse farketmemişti. Sıkışma ve basınç sonucunda yaşanan patlama 100 tonluk TNT'nin yaratacağı etkiye ulaştı ve üzerindeki 160 ton betonu havaya uçurdu. Patlamadan 22 köy hemen etkilendi, 10 bin kişi tahliye edildi, 66 insan yüksek radyasyona maruz kalarak kısa sürede hayatını kaybetti. Bölgede bir yıl içinde ölümle sonuçlanan 200 kanser vakası yaşandı. Kaza sonrasında Sovyet hükümetinin hiçbir açıklama yapmaması halk arasında paniğin yükselmesine neden olmuştu.

Aynı zamanda ilk Sovyet nükleer bombasının da üretildiği tesis olan Mayak, inşaının başladığı 1946'dan beri gizli tutuluyordu. Mayak'ta çalışacak işçilerin konaklaması için neredeyse bir şehir inşa edilmişti. İlk ismi Chelyabinsk-40 (Şehir-40) olan kente daha sonra Ozerks adı verilmişti, ancak bu şehir SSCB haritalarında yer almıyordu. 1957'de nükleer reaktör patladığında kimse ne Mayak'tan ne de Ozerks'den haberdardı. SSCB, ilk yapay uydusu Sputnik'i uzaya göndermesinin hemen öncesinde yaşanan patlamanın ardından da tesisi gizli tutma politikasını değiştirme gereği duymadı. Üzerinden 64 yıl geçmesine rağmen bölge hâlâ radyoaktif tehlike altında ve ziyaretçilere kapalı. Fotoğrafta, patlamadan etkilenen bölgede, zaten yer almadığı haritadan silinmiş bir binadan kalanlar görülüyor...

 ⏳Tarihte Bugün 
 

  • 29 Eylül 1547'de Don Kişot’un yazarı Miguel de Cervantes doğdu. 1616’da ölen yazar ve eşinin mezarı 2015’in Mart ayında Madrid’deki Trinitarian Manastırı’nda bulundu.
     
  • 29 Eylül 1808'de Osmanlı Sadrazamı Alemdar Mustafa Paşa, Rumeli ve Anadolu ayanlarını İstanbul’da toplayarak Sened-i İttifak’ı imzaladı. Sened-i İttifak, padişahın mutlak iktidarını sınırlamayı maksat edinmesi ve özgürlükleri güvenceye almasıyla Türk tarihindeki ilk anayasal belge kabul edilir.
     
  • 29 Eylül 1911'de Osmanlı Devleti ile İtalya Krallığı arasında Trablusgarp Savaşı başladı. Ekim 1912’de İtalya’nın galibiyetiyle sona eren savaş sonrasında imzalanan Uşi Antlaşması’yla, Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son topraklarını kaybetti.
     
  • 29 Eylül 1922'de gençliğinde gazetecilik yapan Ernest Hemingway, Toronto Star gazetesinin savaş muhabiri olarak işgal altındaki İstanbul’a geldi. Hemingway, İstanbul haricinde Mudanya’ya, Doğu Edirne’ye ve Barış Konferansı’nı izlemek için Lozan’a da gitti.
  • Rahmi M. Koç Müzesi’nin üç yıla yayılan titiz bir hazırlık süreciyle hazırladığı, Serra Kanyak’ın küratörlüğündeki “Dünya Bebekleri Sergisi”, dün yapılan bir basın toplantısının ardından kapılarını açtı. Sergide ahşap bebeklerden porselen bebeklere, Anadolu’nun bez bebeklerinden Afrika’nın inanç bebeklerine farklı coğrafyaların farklı kültürlerini anlatan bebekler bulunuyor.
  • John Lennon ve eşi Yoko Ono ile yapılan bir söyleşiyi ve Lennon'ın bugüne kadar hiç duyulmamış bir şarkısını içeren ses kaydı, Danimarka'da açıkartırmaya çıkartılacak. 33 dakikalık ses kaydının, 50 yıl kadar önce, Danimarka'da bir okul gazetesi için kaydedildiği öğrenildi.
  • İspanya kıyılarında yüzen iki amatör dalgıç, Batı Roma İmparatorluğu'ndan kaldığı anlaşılan, büyük bir hazine keşfetti. 1500 yıllık hazine, Avrupa’da bulunan ve Roma İmparatorluğu’ndan kaldığı belirlenen, en büyük altın sikke koleksiyonlarından biri oldu.
  • 10. yılını kutlayan SAHA’nın Beyoğlu’nda sanatçı ve küratörler için açtığı SAHA Studio bugün kapılarını açıyor. Ocak ayından beri SAHA Studio bünyesinde araştırmalarını yürüten Yasemin Nur, Onur Gökmen, Ege Kanar, Bengü Karaduman ve Merve Ünsal’ın çalışmaları 2 Ekim'e kadar görülebilir.
  • Türkiye’deki Güzel Sanatlar Fakültelerinin yeni mezunlarının çalışmalarının sergilendiği BASE, Tophane-i Amire’de 29 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak. Bu yıl "Rezonans" temasıyla düzenlenen sergi; 100 sanatçının resim, heykel, fotoğraf, video, baskı sanatları, animasyon gibi farklı dallardaki 114 çalışmasını aynı çatı altında sunuyor.
  • Pera Müzesi, 29 Eylül-23 Ekim tarihleri arasında "Arkası Şimdi!" programı kapsamında sinema perdesinde özel ve alternatif hikayeleri olan dizileri gösterecek. Programın ilk gösterimi bugün 19.00'da beş bölümü birden gösterime girecek olan 2018 ABD yapımı komedi "Lütfen Anla Beni" ile başlıyor. Türkçe altyazılı gösterimler ücretsiz.
  • Toprakta ve insan bedeninde "bereket" kavramını irdeleyen "Kurak Topraklar Konuşmaları", SALT Beyoğlu’ndaki "İKLİMCİL: Mevsimler Sürüklenirken" sergi mekanında ve "Exhausted [Kurak Topraklar]" araştırması için hazırlanan web sayfasında izlenebilir.
Covid-19 Sayacı
Günlük Can Kaybı / Vaka Sayısı
Dünya: 6.212 - 353.802 / Türkiye: 239 - 28.892
Türkiye'de aşılama
2. doz: 44.059.772 / Nüfusa oranı: %70.98

Bizi takip ediniz!

Twitter
Instagram
Facebook
Website
YouTube
Bu e-posta size yönlendirildiyse buradan abone olabilirsiniz
Tercihlerinizi değiştirebilir
 veya üyelikten çıkabilirsiniz.
Copyright © 2021, KAFA Grup, Her hakkı mahfuzdur.
#tarih'te bugün ekibi






This email was sent to <<e-posta adresi>>
why did I get this?    unsubscribe from this list    update subscription preferences
#tarih · Istanbul · İstanbul 80050 · Turkiye